a

AMA DOĞRU KADIN!

Askere gitmeden bir kız sevdim Balıkesir'de adı Süheyla . Ben 23 yaşında  PTT de işe yeni girmiş genç bir mühendis

ad826x90

‘Askere gitmeden bir kız sevdim Balıkesir’de adı Süheyla . Ben 23 yaşında  PTT de işe yeni girmiş genç bir mühendis , o ise İstanbul’dan Balıkesir e üniversiteyi okumak için gelmiş 21 yaşında bir öğrenciydi.Onu tanıyıp  beraber zaman geçirdikten sonra okulu bitirip İstanbul’a dönecek olmasına rağmen ben evlenirsem mutlu olurum diyebileceğim özellikleri taşıyordu.Onun peşini bırakmadım,aileni tanımak istiyorum dedim.Zor da olsa bunu başardım.Askere gitmeden önce bana adını koyalım bir yüzük takalım dedi, bende ona ben seni bir yüzükle bağlayamam, senin önüne insanlar çıkacak belki de birini benden daha çok seveceksin ben ise dönüşümün bile belli olmadığı uzun ve zor bir göreve gidiyorum,döndüğümde benimsen benimsindir, yoksa da yolun açık olsun zaten hiç benim olmamışsındır diyip Doğubayazıt’a gitmiştim.O kız beni askerde ailemle beraber mektuplarıyla hiç yalnız bırakmadı, en zor zamanlarımda ondan gelen mektuplarla hayata bağlandım yaşama sevincimi yitirmedim.Ve artık sağ salim dönebilirsem onunla evlenmeye karar vermiştim.Bir gün Ağrı dağının eteklerinde  araç komutanı olarak göreve giderken bir köyün içinden geçtik. Ve ben bir evin önünde 2-3 yaşlarında küçük bir kız çocuğu gördüm ve hemen aracın durmasını istedim. Bu çocuk yırtık pırtık elbiselerle ayağı yalınayak kara basıyordu. İçim sızladı. O kadar askerin içinde komutanları olarak ağlamamak için kendimi zor tutuyordum.Birazdan bir aile büyüğü geldi, üşümez mi?,hasta olmaz mı? dedim . Komutan hep böyle dedi. İsmini sordum HAZAL dedi. Hazal’ı kucağıma aldım öptüm.O an içimden bir ses eğer ilerde bir kızım olursa ismi Hazal olsun, bende onu daha iyi şartlarda yaşatabilmek için çabalamalıyım dedi. Ve görev bitip birliğime döndüm aldım elime kağıt kalemi ve Süheyla’ya  yazdım, ilerde bir kızımız olursa ismi Hazal olsun diye…Süheyla’dan gelen mektupta , kızımızın adını çok beğendim.İnşallah sağ salim dönersin ,sen Atalarımızın kanıyla suladığı topraklarda bizler için mücadele ediyorsun,ATA  kanı yerde kalmasın, oğlumuz olursa da ismi  ATAKAN olsun yazıyordu.İki çocuğumuzun adı belliydi, ufak bir iki konu kalmıştı, sağ salim dönebilmek ve evlenmek… Şartlar zordu. İlk çatışmamda omuz omuza olduğum Beyhan’ı şehit vermiş , 10 cm le hayatta kalabilmiştim. Daha sonra ise askerliğimin bitmesine bir ay kala çadırımızın yanması ve mühimmatların patlaması sonucunda yaralandım.Yaralanıp Iğdır devlet hastanesine getirilip tetkikler ve operasyonlarımız yapıldıktan sonra beni Iğdır 5. Piyade merkez komutanlığına getirdiler. Burada 20 gün revirde yattım. Bu arada sevdiklerim haber alamadılar, ulaşmak isteyenlere operasyonda dönmedi denildi. Yürüyemediğim için tarafıma verilen rapor sayesinde  arkadaşlarımın yardımıyla otobüse binip önce Erzurum’a  oradan da uçakla İstanbul’a geçtim.Geçmeden önce İstanbul’da yaşayan sağ salim dönersem evleneceğiz dediğim kızı hınzırlık yapıp bir daha sınava tabi tutmak istedim. Ona telefon ettim. Sana bir iyi bir de kötü haberim var dedim ,  bana uzun zamandır ulaşamayan Süheyla  biz kötülere alıştık önce kötüyü söyle dedi .Ama söylersem beni istemezsin artık dedim, ve arkasından ben yaralandım ayağımın birini kestiler dedim.O ise hiç duraksamadan çok sakin fakat canlı bir sesle olsun ben seni ayağın var diye sevmedim dedi.Gözlerim dolu dolu oldu.Süheyla son sınavı da geçmişti. Şimdi iyi haberdeydi sıra bu sefer ben titreyen sesimle İstanbul’a geliyorum dedim.1996 Ekim’inde Süheyla ile evlendik.  İki yıl sonra kızım HAZAL   8 yıl sonra da  oğlum ATAKAN dünya ya geldi. Şu ana kadar ki 19 yıllık evliliğimiz süresince ben hakemliğim gereği devamlı şehir dışında oldum. Eşim hem çalıştı, yeri geldi hem annelik hem babalık yaptı çocuklarımı büyüttü. Yemedi yedirdi, içmedi  içirdi.Beni bir kez olsun evimden müsabakalara mutsuz keyifsiz göndermedi.Hayatta verilen en kritik kararın evlilik kararı olduğunu düşünüyorum. Şimdiki gençlere baktığımda birbirlerini  ve ailelerini tam tanımadan, sosyal ve kültürel farklılıklarını dikkate almadan, ekonomik bağımsızlıklarını kazanmadan, karakterleri uyuşmamasına rağmen karşı tarafı değiştirebileceklerini zannedip acele evlilikler yapıp çok kısa sürede ayrılıyorlar.Gönlümden geçen   bundan sonra  sağlam temellere dayalı evliliklerin sayısının artması. Artsın ki o evliler  ömürlerinin her kısmında benim 19 yıldır dediğim gibi mutluyum desinler.Erkeklerde şunu unutmasın ki ; Her başarılı erkeğin arkasında bir kadın vardır.

ad826x90

ad826x90

ad826x90
YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

Ellerinden Öpüyorum

HIZLI YORUM YAP