35,4118
36,3931
3.080,73
ABD’NİN DÜNYA MİLLİ GELİRLERİNDEKİ PAYI DÜŞÜYOR
KÜRESEL (ULUSLARARASI)SERMAYE GÜCÜ ÇOK BÜYÜDÜ
-İkinci tesbitimiz; Mevcut para sisteminin 1970li yıllardan bu yana küresel sermaye gücünü giderek artan oranda yükseltişiydi.
Öyle ki; uluslarası sermaye gücü bugün 1950-1960 arasında Dünya milli gelirleri toplamının %60’ını yakalamış olan ABD’nin o günkü oranına yaklaşmak üzeredir.
Kısaca Gelişmiş ülkelerin küresel payları göreli olarak düşerken uluslararası sermaye gücü yükselmiştir.
ULUSLARARASI SERMAYE KENDİ HEDEFLERİNE GÖRE HAREKET EDECEKTİR
Bu noktadan şöyle bir yorum çıkarılabilir. Uluslararası sermaye kendi yükselişi sırasında arkasına bakma eğiliminde değildir. Uluslarası sermaye “şu ülke yükselip alçalacak mı” kaygısı yerine Uluslararası sermaye gücünün küresel hakimiyeti ve sürdürülebilirliğini öncelikli konu olarak görmektedir.
Bu tesbitten ” Uluslarası sermaye meseleleri kendi hedeflerine hizmet edecek şekilde ele almaktadır” sonucu çıkartılabilir.
YENİ KÜRESEL MERKEZLER
-Dördüncü tesbitimiz; Ticaretin ve ekonomik yoğunluğun coğrafya ve hatta kıta değiştirdiğiydi. Ekonomik sıklet merkezlerinin başka coğrafyalara kaymakta olduğu ve yatırım hedeflerinin batının gelişmiş ülkelerini terkedip Doğu Avrupa, Doğu Akdeniz ve Uzak Doğu’daki doğru yöneldiğiydi.
Tabiki Doğuda da Çin, Endonezya ve Vietnam öne çıkacağı izlenimi vardır.
YENİ BİR ÇAĞ VE YENİ ÜRETİM TARZLARI VE SOSYAL YAPIDA DEĞİŞİMLER
Teknolojik gelişmelerle üretim sistemleri ve yaşam biçimlerinin değişmesi, yeni bilgisayar ağları, yeni savaş metotları(ordusuz biyolojik savaşlar dahil), farklı bir çevre ve sosyal yapı ve ilişkileri, farklı bir parasal sistem ve ekonomik işleyiş ile yeni bir dünya dizayn edilmek isteniyordu.
Hem üretim ilişkileri hem üretimin kendisinin değiştirilmesi hedefleri konuşuyor du. Emek-fayda kavramı yapay zeka destekli işleyiş ile başka bir boyuta taşınıyordu.
ÇOK KUTUPLU DÜZEN VE ÜLKESEL ÖBEKLENMELER.
GELİŞMİŞ ÜLKELER İÇİN GERİLEME VE UZUN VADELİ YENİDEN YAPILANMA:
-Altıncı tesbitimiz; Yakın geçmişte yaşanmış gelişmelerle Dünyadaki tek kutuplu düzenin sona erdiğiydi.
Eğer yukarıda tesbit ve işaret ettiğimiz şartlarda; gelişmiş batılı ülkelerin kaderi en azından bir kaç on yıl toparlanıp yeniden yapılanma ise ve uluslararası sermaye bugüne kadar ekonomik ve teknolojik gücüne güç katmışsa diğer coğrafyalardaki değişimlere kendi hedefleri doğrultusunda etkiye devam etmek isteyecekti. Bunu zaten tepki toplayan son Davos toplantılarında, iklim, çevre ve Dünya Sağlık Örgütü üzerindeki tartışmalarda açıkça anlıyoruz.
Küresel gelecek tahminleri yaparken, sorunlu olsa da, bugünkü batılı gelişmiş ülkelerin mevcut askeri ve ekonomik yaptırım güçlerinin devam ettiğini ancak bunun yanında ekonomik şartların parasal sistemi yöneten küresel sermayenin hedefleri ile yakın ilişkili olduğunu göz önünde tutmak zorundayız.
Ancak bu durum ne gibi kaos ve gelişmelere yol.açacaktır? Bu konunun üzerinde kafa yormak gerekecektir.
Takip eden yazılarda mevcut koşulların hangi ihtimallerle nelere yol açabileceğini tartışacağız!
KRİZ VE SAVAŞLARIN NEDENLERİ